Bu Sıralar Patron Olmamak Vardı

BU SIRALAR PATRON OLMAMAK VARDIŞu dönemde en çok duyduğum konu iş veren yani patron olmanın zorluğu hakkında serzenişlere ait. Dövizin artışı, satışların düşmesi, gider ve gelir dengesizliğindeki makasın açılması ile iş sahibi olarak verimliliği koruyabilmek hiç kolay değil. İş sahibi olmak dışardan göründüğü kadar çok havalı bir statü değil şu aralar. Sorumluluğu ağır ön görüsü yüksek inancı derin bakış açısı geniş olması gereken bir rolü gerektiriyor. Bu gerçekten ağır ve birden fazla nitelikleri üstelik eş zamanda olmasını gerektiren ağır bir görev.

 

Madalyonun diğer yüzünde yani çalışan kesimlerde motivasyon eksikliği,önünü görememe, kariyerini kaybetme korkusu, bütçe kısıtları sebebi ile yönetsel yetersizlik hissi öne çıkan duygular. Ben finansçı değilim olaya bir işletme koçu ve bireysel koç gözü ile baktığımızda her bireyin artık daha farklı iş modelleri geliştirmelerini öneriyorum.Daha vizyonel daha yaratıcı fikirler üretmek ana yol haritası olmalı. En son açıklanan işsizlik oranı %11,8.(Ekim 2016 ) Bir başka deyişle işsizlik geçen yıl aynı döneme göre 500 bin kişi artarak yaklaşık 3 milyon 600 bin kişiye ulaşmış durumda.Bu sayıyı tekil olarak görmeyin. Kaç milyon ailenin yükü ne kadar ağır düşenebiliyor musunuz?

 

Hiçbir patron, çalışanı işten çıkartırken mutlu olmaz. Hiçbir işveren iş gücünü azaltacak tasarruf yapmayı tercih etmez. İnanın çalışanlardan çok daha fazla gergin ve zor durumda çoğunluğu.Gerçek şu ki; bir işletmenin ortalama gider tablosunda en fazla gider kalemlerinin baş sıralarında personel maliyeti yer alır. Kira gibi diğer sabit giderlere hemen müdahale edebilmek mümkün değildir. Personel gideri ise iş hacmi ile orantılı olduğundan ilk tasarruf tedbiri buradan yapılıyor. Birçok iş sahibi de tıpkı çalışanlar gibi motivasyona, anlaşılmaya ihtiyaç duyar. Çalışanlar iş sahiplerini hep güçlü, herşeyi çözebilen ve manevi olarak birşeye ihtiyaç duymadığına dair bir yanılgıya kapılır. Oysa ki çoğu zaman durum bunun tam aksidir. Patronlar yalnız ve özellikle son zamanlarda beynen çok yorgunlar. Bir danışanımın söylediği söz hiç kulağımdan gitmez; ”Yalnızlığımı düşenebiliyor musunuz? Para ile kendimi dinletebiliyorum. Derdimi para ile dinletiyorum. Ne acı değil mi?”demişti.

 

Şirket ekipleri, sorunun bir parçası olmak, mevcut rehavete kapılmak yerine iş sahibine daha çok uygulanabilir ve fayda barındıran fikirlerle gidebilirlerse, bütünsel yarara katkı sağlanır. Daha önce hiç düşünülmemiş çılgın gibi görünen ama uygulanabilir makuliyeti de içinde barındıran önerilerden bahsediyorum.Ama ne yazık ki çoğunlukla bunun tam tersi oluyor. Gemiler patrondan daha çok çalışanda batıyor.

 

Bu süreçler sona erecek. Buna kalpten inanıyorum. Bu süreçleri iyi günlerde çok paralar kazanırken nasıl keyifle çalışılıyorsa, zor dönemde de kenetlenme zamanı olduğunu unutmamak lazım.

 

Geleceğe vizyonel ve güçlü kişiler imza atacaktır.